10 Aralık 2012 Pazartesi

Bir Blog Başlatmak

Merhaba

Yarım saattir bu boş sayfaya boş boş baktıktan sonra fazla düşünmeden yazmaya başlamanın doğru olacağını düşündüm. Aslında parlak fikirlerin gece yatarken gelmesine aldırış etmeden uyuduğum ve sabah kalktığımda hepsini unuttuğum anların pişmanlığını yaşıyorum diyebilirim şu an.
Lafı uzatıp kafanızı ütülememek için bloğun amaç ve hedeflerine gelmek istiyorum hemen;
Blog açmayı düşündüğüm zamanlar sürekli tema düşünüp durdum, aylardır çektiğim resimleri karıştırdım ve en sonunda en çok neyin resmini çektiysem onu bloğun ana teması yapmaya karar verdim: "Yemek fotoğrafları!" Arkadaşlarla yenilen hoş bir akşam yemeği, sevgiliyle yapılan bir kek, doğum gününden kalan pasta dilimleri, kahvaltılar ve daha bir çok an...
Kuru kuru resimler de koymak olmazdı bloğa, (Yazısız bir fotoğraf, yoruma açık olan film sonları gibidir; insanı düşündürür ama yüzünde de manasızca bir bakış yaratır. "Duygu Yılmaz" :)
Şimdi de yazıların amacını düşünmeye başlamıştım. Bu süreçte arkadaşlarımla bir çok fikir alışverişinde bulundum. Lezzetli yemekler yaptığımı ve kesinlikle tariflerini yazmamı söylediler. Aslında neden çoğul konuşuyorsam, bunu bir tek Tuba söyledi.
Fakat, ben yemekleri öyle tarifsizce yapıyordum ki iki saniye sonra koyduğum tuzun miktarını, eklediğim biberin adetini hatırlamıyordum bile. Üstelik sırf blog için her akşam oturup yemek yapacak değildim. Hem internet aleminde milyonlarca yemek tarifi olduğuna eminim.
Tüm bu iddialarım sonucunda bende yemek tarifi yerine yemek anılarımı sizlerle paylaşmaya karar verdim. Hem anılar kişiye özeldir, tekdir, anlıktır. Her yemeğin kendine özel anısı vardır. Yemekler insanları birleştirir, sinirleri yatıştırır, hem de sağlıklıdır. Ha bu arada hem zevkli hem de zorunlu olan nadir olaylardan biridir.
Son olarak bloğun hedeflerinden bahsetmek istiyorum. Bana ve okurlarıma buralarda dolaşırken keyif vermesinden başka bir hedefim yok doğrusu. Tabii bu modern hayatta uzunca yazılan yazıları okumaya zaman bulabilirlerse. Olsun en azından beni tanıyan ve seven insanların okumaları için onlara baskı yapacağıma eminim. Bu da benim yapım; zorla bir şeyler okutup, film veya video seyrettirmeyi seviyorum. Gülü seven dikenine katlanır. Ben gül değilim bu arada Lavanta'yım... :)

İyi okumalar,                                                                                                                                D.Y.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder